MAZHAR ALANSON KİMDİR? MFÖ'nün Yıldız İsmi Mazhar Alanson Aslında Kim?
Önemli İnsanlar Önemli İnsanlar
98.9K subscribers
21,051 views
234

 Published On Oct 26, 2022

Mahmut Mazhar Alanson… O doğduğunda takvim yaprakları 13 Şubat 1950’yi gösteriyordu.

Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nda baş trompetçi Ferruh Bey ile ilkokul öğretmeni Ayla Hanım’ın üçüncü çocuğu olarak Ankara’da gözlerini açtı dünyaya.

Babası müzisyen, teyzesi Neriman Hanım Türk operasının önemli bir sanatçısı, eniştesi Muammer Bey’in ise tiyatro ve sinema sanatçısı olması küçük Mazhar’ın sanatla iç içe bir evde büyümesine neden oldu.

Her ne kadar sanatçı bir ailenin içinde yetişse de, onun müziğe ya da oyunculuğa hiç ilgisi yoktu.

Ortaokuldayken babasını kaybeden Mazhar Alanson büyük acı yaşadı. Daha sonra İstanbul’a taşındılar. Başarılı bir öğrenciydi, ancak babasının kaybı, yeni bir şehir derken İstanbul’da başladığı Kadıköy Maarif Koleji’nde her şey allak bullak oldu.

Ortaokul son sınıftayken yanında bıçak taşımaya başlayan Mazhar Alanson, bir röportajında çocukluk yıllarını şöyle anlatıyordu;

“Kavgacıydım. ’Kasap Mazhar’ derlerdi (Gülüyor). Hem cici çocuktum hem de sokağı tanırdım. Odasında oturup argo kelimeleri şarkısına koyan bir adam değilim. Onları bilirim de. 70-80’li yıllarda kendimi müziğe vermeseydim sağda ya da solda telef olur giderdim. Bir yerin ön saflarında kesin olarak yer alırdım. Direkt silahlı eylemin başında olurdum yani.”

Ailesi de Mazhar’ın gidişatından endişeliydi. Onu bu yüzden konservatuvara gönderdiler. Fakat Mazhar, lise yıllarında tanıştığı müziğe kendini kaptırmıştı bile… Ünlü sanatçı Özlem Ada’ya verdiği röportajında şunları söylemişti;

“Çocukluğumda bu sanat ortamında büyüdüm ama oraya karşı bir ilgim olmadı. Mesela müzisyen olmak istemedim. Çok çalışkan bir öğrenciydim. Babamı ortaokulda kaybettim sonra liseye İstanbul’a geldim. İstanbul’da allak bullak oldum tabi, derslerim her şeyim mahvoldu. Çocuk serseri olacak dediler. Beni Konservatuara gönderdiler aslında. Fakat ben konservatuara girmeden önce ortaokulda ilk Beatles’ ı dinlediğimde ben böyle olacağım diye kararımı verdim.”

Lise yıllarında gitar çalmaya başlayan Mazhar’ın hayatındaki dönüm noktası 1966 yılında Fenerbahçe Kalamış Sahili’nde Fuat Güner’le karşılaşması oldu.

Fuat Güner’in aldığı Beatles albümü sayesinde tanışıp arkadaş olan ikili, yıllar boyu sürecek ortaklığın doğacağından habersizdi…

Mazhar ve Fuat ilk önce Kaygısızlar isminde bir grup kurarak, konser vermeye başladılar. Grup olarak önce Barış Mançı ile sonra da solo olarak plak yaparken, Mazhar bu dönemde yabancı şarkılara Türkçe sözler yazarak söz yazarlığına da adım attı.

1971’de Kaygısızlar’ın yolu, Kızıltoprak’ta Özkan Uğur’la kesişti. Enerjileri ve kafa yapıları uyan bu 3 genç, beraber sahneye çıkmaya karar verdiler.

1973’te çıkardıkları ilk albümlerine Türküz Türkü Çığırırız ismini verdiler. Ancak albümün çıktığı dönemde Özkan Uğur askerde olduğu için Mazhar Alanson ve Fuat Güner albümü ikili olarak çıkardılar.

1974’te Galip Boransu ve Ayhan Sicimoğlu’nun da bu 3 kafadara katılmasıyla birlikte İpucu Beşlisi adıyla sahne aldılar ve Heycanlı isimli ilk 45’liklerini yayınladıktan sonra isimlerini duyurdular.

Bir süre sonra grup dağılsa da, Mazhar, Fuat ve Özkan birbirlerinden kopmadılar. Sezen Aksu, Ajda Pekan, Seyyal Taner, ve Barış Manço gibi ünlü müzisyenlerle birlikte çalıştılar.

Mazhar Alanson severek yaptığı müzikle birlikte oyunculuk için de eğitim aldı. Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nden mezun olan ünlü sanatçı, aynı yıl tiyatroda oyuncu olarak görev aldı. Birçok usta yazarın eserlerinde başrol oynayarak oyunculuktaki yeteneğini gösterdi.

Tiyatro sahneleri onu aynı zamanda aşkla tanıştırdı. 1970 yılında tanıştığı Hale Alanson ile 2 yıl sonra nikah masasına oturdu. Ünlü sanatçının bu evliliğinden Eda ve Hilmi isimlerini verdiği iki çocuğu dünyaya geldi.

Ailesini de kurduktan sonra sorumlulukları artınca artık müzikle tiyatro arasında bir seçim yapmak zorundaydı. Tiyatro para kazandırmadığı için tercihini müzikten yana kullandı. Ünlü sanatçı Hürriyet’ten Mevlüt Tezel’e verdiği röportajında şunları söylemişti;“Benim gençlik yıllarımda tiyatrodan para kazanılmıyordu. Fuat (Güner) ve Özkan (Uğur), Ajda Pekan’a vokal yapıp benim bir aylık maaşımın iki katını bir gecede kazanıyorlardı. Ben de "Bu böyle gitmez" deyip ailemi geçindirmek adına müziği tercih ettim. O dönem ekonomik açıdan sinemanın şartları da kötüydü.”

Müzik çalışmalarına devam ettiği sırada, Ferhan Şensoy’un “Şahları da vururlar” adlı müzikalinde rol alan Mazhar Alanson, böylelikle özlediği tiyatro oyunculuğuna da kısa bir dönüş yaptı.

1980’li yılların ortalarına doğru Türkiye’de Mazhar Fuat Özkan fırtınası esiyordu. Büyük çıkışını, yılında plakçıların “Satmaz bu albüm” dediği Ele Güne Karşı Yapayalnız ile yaptı.

#MazharAlanson #MazharAlansonKimdir #MFÖ

show more

Share/Embed