Kaynağı türlü çeşitli olsa da sorunların faturasını İslam'a kesmenin bir başka rengi, gizli ırkçı yaklaşımla Arap/Arapça üzerinden alıp verememeyi konuşuyoruz. Yayında merkeze Fussilet Suresi 44. ayeti alarak ilerliyoruz.

Kuran'ın Allah'ın muradının insana yakınlaşmış hali oluşu.
Nedir tenezzülat-ı ilahî?
Arapça olarak inen Kuran'ın anlaşılma durumunun, anadili Arapça olmayanlar için NEDEN zulüm olmadığı.
Arapça indirilmiş Kuran'ın akla havale edilmesi dil sorununu nasıl ortadan kaldırır?
Ayette geçen "uzaktan bir yerden seslenmek" ifadesi nasıl anlaşılır?
Asıl sorun Kuran'ın Arapça oluşu mu yoksa...?
Kuran'ın şifa oluşu nasıl anlaşılır/anlaşılmaz?

Yayında geçen ayetler:
Fussilet 44-46, 53:
44: Şayet biz onu yabancı dilde okunan bir kitap olarak indirseydik mutlaka şöyle diyeceklerdi: “Âyetlerinin açık seçik anlaşılır olması gerekmez miydi? Bir Arap’a yabancı dilden bir kitap, öyle mi!” De ki: “O, inananlar için bir rehber ve şifadır; inanmayanlara gelince onların kulaklarında bir sağırlık vardır, Kur’an onlara kapalıdır. (Sanki) onlara çok uzaktan sesleniliyor.”
45: Biz, vaktiyle Mûsâ’ya kitabı indirmiştik ama onda da ihtilâfa düşülmüştü. Eğer rabbin tarafından daha önce verilmiş bir söz olmasaydı haklarında hüküm kesinleşmişti bile. İnanmayanlar onun hakkında gerçekten koyu bir kuşku içindedirler.
46: Kim iyi bir iş yaparsa, bu kendi lehinedir. Kim de kötülük yaparsa aleyhinedir. Rabbin kullara zulmedici değildir.
53: Onlara ayetlerimizi ufuklarda ve öz benliklerinin içinde göstereceğiz. Ta ki, onun hak olduğu kendilerine ayan-beyan belli olsun. Kendisinin her şey üzerinde bir tanık oluşu, senin Rabbine yetmez mi?

Nahl 103: Andolsun ki biz onların, “Kur’an’ı ona bir insan öğretiyor” dediklerini biliyoruz. İma ettikleri kimsenin dili yabancıdır. Bu Kur’an ise gayet açık bir Arapça’dır.
Şuara 198-199: Biz onu Arapça bilmeyenlerden birine indirseydik ve o da bunu kendilerine okusaydı, yine buna inanmazlardı.


Sosyal medya hesaplarım:
  / hknzfr  
  / hknzfr