Engelli Müslimlere Karşı Nasıl Davranmalıyız? | Halis Hoca (Ebu Hanzala)
Halis Bayancuk Hoca Halis Bayancuk Hoca
441K subscribers
7,094 views
381

 Published On Dec 4, 2019

Engelli Müslimlere Karşı Nasıl Davranmalıyız? | Halis Hoca (Ebu Hanzala)

Diğer sosyal medya hesaplarımızdan yayınlamadığımız özel paylaşımlarımızdan güncel olarak haberdar olmak için linke tıklayarak WhatsApp hattımıza abone olabilirsiniz; https://bit.ly/2xHiHzN

Engelli Müslimlere Karşı Nasıl Davranmalıyız?
→ Hiçbir Müslüman engelli Müslümanları küçümsememeli ve onları küçük görmemeliyiz,
→ Şeytanın onlara vereceği vesveseler konusunda onlara yardımcı olmalıyız,
→ Şeytan, bu kardeşlerimizi bir yolunu bulup toplumdan izole etmek isterken bizler bir yolunu bulup onları topluma karıştırmak için elimizden geleni yapmalıyız,
→ Eğer İslami bir alanda bu kardeşlerimizi istihdam edebileceğimiz bir alan varsa ne yapıp edip onları o alanda istihdam etmeliyiz; ta ki şeytan onlara vesvese verip onları İslam toplumundan uzaklaştırmasın.

Şu an dünyaya medeniyet vadedenler, zamanında engelli olan insanları diri diri yakıyorlardı. Buna misal olarak bugün dünyanın, küllerinden tekrar oluşturmaya çalıştığı medeniyet herkesin de bildiği üzere Roma Medeniyetini verebiliriz. Roma’da engelli olan insanlar işe yaramadıkları ve kendilerinden hiçbir şey olmayacağı düşüncesiyle ya öldürülüyordu ya da yakılıyordu.

Bugün dünyaya en büyük öğretici olarak tanıtılan ve gençler arasında kitapları revaçta olan Sokrat, Aristo gibi filozoflar engelli insanların insanlığında şüphe eden insanlardır. Bunun sebebi olarak da engelli insanların öğrenememelerini gerekçe göstermişler ve engelli olan insanlara toplumda ikinci sınıf insan muamelesi yapmışlardır. Bu durum ta ki Allah Rasulü (sav) gelip yeryüzünde bulunan bütün cahiliye değerlerini yerle bir edip İslam’ın o yüce değerlerini insanların kalplerine yerleştirinceye kadar devam etmiştir.

İslam’ın bu konu hakkındaki hükmü şudur:

"Gerçek şu ki Allah katında en değerliniz, en takvalı olanınızdır." (49/Hucurât 13)

Yani iki ayağı olanın, iki eli olanın, iki gözü olanın Allah yanında bir kıymeti söz konusu değildir. Allah için en değerli olan insanlar, en takvalı olan insanlardır.

Bu ayetin en pratik örneği şudur: Allah'ın (ac) engelli bir Müslüman sebebiyle Peygamber'e (sav) kızmış ve bu kızgınlığını/uyarısını da kıyamete kadar okunacak Kur’an kılmıştır:

"Yüzünü astı ve sırtını döndü. Kendisine kör olan (Abdullah b. Ümmü Mektum) gelince. Ne biliyorsun, belki arınacaktı?"

Peygamber'in (sav) kendisine ezan okutturmuş olduğu Abdullah ibn Ummu
Mektum, Allah Rasulü'nün (sav) yanına geldi ve o, Peygamber'e (sav) soru
sormak istedi. Bu sırada Peygamberimiz Mekke’nin tanınmış, zengin yöneticilerine davet yapıyordu ve onlar da normalin tam aksine Peygamberimizin bu davetini tepki göstermeden dinliyorlardı. Peygamber (sav) o an şöyle düşünüyor: “Abdullah ibn Ummu Mektum, benim sahabemdir. Kendisini davet etmiş olduğum şu insanlar, toplumda Ömer’den daha üstün olan insanlardır. Eğer bunlar bir Müslüman olsa Müslümanlar rahatlayacak.”

Allah (ac) bu düşünceyi kabul etmemiş ve yukarıda zikrettiğimiz üzere bu ayetleri indirmiştir. Bu ayette zikredilen ifadeler Peygamber (sav) için çok ağır ifadelerdir. Biz buradan anladık ki, Allah'ın (cc) yanında Müslüman, muttaki olan bir kul; yeryüzünün en büyük ünvanlarına sahip olan müşriklerinden çok çok daha hayırlıdır; kör, engelli, özürlü olsa bile bu durum geçerlidir.

Engelli olan insanlara karşı en hayırlı ümmet olabilmenin yolu:
Engelli olan insanların psikolojisi şudur: Şeytan onlara sürekli olarak “Sen bir hiçsin, sen insanlara yüksün, sen olmasaydın daha iyi olurdu, sen varsın da ne işe yarıyorsun?” şeklinde vesvese verir.

Eğer bir kardeşimizin özel bir durumu varsa ve şeytanın ona bu kapıdan yaklaşıp onu vesveseye düşürdüğünü biliyorsak, bu halde bir Müslüman olarak bizim üzerimize düşen vazife, kardeşimize karşı şeytana yardımcı olmamak, o kardeşimizin önünü açabilmek ve onu rahatlatabilmek için elimizden geleni yapmamızdır.

Misal, tekerlekli sandalyeye mahkûm olmuş bir kardeşimizi ele alalım. Ona: “Derse gel” dediğimizde: “Ben derse gelmeyeyim” cevabını veriyor. Bu kardeşimizin böyle söylemesinin nedeni şudur: Çünkü bu kardeşimizin arabaya binmesi gerektiğinde birisi onu kucağına alıp bindirecek, inmesi gerektiğinde birisi onu indirecek, mescide o kişiyi biri kucağında getirecek vs. Görüldüğü üzere bu durumlar mesele içinde mesele barındırmaktadır.

Engelli olan kardeşlerin zaten sorunları, ruhi birtakım sıkıntıları, bunalımları vardır. Müslümanların bu durumda olan kardeşlerini yalnız bırakmaları, onu şeytanla nefsiyle baş başa bırakmak demektir.

Müslümanların, kendilerine “Ben derse gelmeyeyim” gibi cevaplar veren engelli kardeşlerine tam aksine: “Öyle şey olmaz, ben seni sırtımda taşırım” demeleri ve Müslümanların içinden gönüllü birilerinin çıkarak engelli olan kardeşlerine destek vermeleri gerekir.

Kanalımıza Destek Olmak İçin;
https://bit.ly/2MCiNmM

Tevhid Dersleri Kanalı için;
https://bit.ly/2K8UdYy


İletişim:
+90 535 766 45 45

Şeri sorularınızı [email protected] mail adresi üzerinden sorabilirsiniz.

show more

Share/Embed